23 Aralık 2010 Perşembe

3. Köprü Cinayetine İstanbul’un ve Marmara’nın Talanına Karşı

İnsana, kente, doğaya ve yaşama dönük saldırıların büyük bir hızla yaygınlaştığı bir dönemde yaşıyoruz.

Uzun bir süredir İstanbul’un kuzey ormanlarına iştahla bakan rant çevreleri, siyasi bir dayatmayla, İstanbul halkının ve bilim insanlarının yıllardır “hayır” dediği 3. Rant Köprüsü Projesi’ni hayata geçirme kararı aldılar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB,) 3. Rant Köprüsünü, 2009 tarihli İstanbul Çevre Düzeni Planı’na aykırı biçimde Poyrazköy-Garipçe hattında yapma kararını açıkladı. Bizler 3. Köprü cinayetine hayır diyoruz.

3. Rant Köprüsü kapsamında su havzaları ve yaban hayatıyla birlikte İstanbul’un Kuzey ormanlarının ve Marmara bölgesindeki tarım alanlarının yok edilmesi planları, ülkemizin tümünde suya, ormana, doğaya ve insana yöneltilen genel saldırıların bir parçasıdır. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından başta 3. Rant Köprüsü projesi ve HES’ler olmak üzere birçok yıkım projesini gerçekleştirmek üzere gündeme getirilen “Tabiat Varlıklarını ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısı” , Anadolu’nun her köşesindeki doğal ve tarihi varlıkları, dereleri, gölleri, yer altı sularını, ormanları, meraları ve madenleri sınırsızca yağmaya açmayı hedeflemektedir. Bu saldırı, küçük köylüsüyle kentli emekçisiyle halkımızın suyu ve toprağı kullanma hakkını; ülkemizin biyo-çeşitliliğini; kültürel ve tarihsel mirasımızı ve gıda güvenliğini tehdit etmektedir. Bizler, ülkemizin doğal ve kültürel mirasını ve insanlığın-ülkemizin ortak bir değeri olan İstanbul’u top yekûn yağmaya açan yeni SİT yasalarına hayır diyoruz.

İstanbul’u savunmaya, daha yaşanabilir kılmaya ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir ülke bırakmaya kararlı yurttaşlar olarak, yıllardır söylediklerimizi bir kez daha vurguluyoruz: 3. Rant Köprüsü, AKP iktidarı ve İBB tarafından İstanbul ve Marmara’dan başlayarak tüm Türkiye’ye yayılan büyük bir talan projesinin parçası olarak gündeme getirilmektedir. 3. Köprü dayatması, İstanbul ve Marmara halkının değil, rant çevrelerinin ihtiyacıdır. İstanbul’a, Marmara’ya, suya, ormana, doğaya, yaşama ve bu ülke halkına karşı işlenmesi planlanan büyük bir cinayettir.

3. Rant Köprüsü, İstanbul’un trafik sorununa hiçbir çözüm getirmeyecek, tersine yarattığı yeni trafikle bu sorunu daha da ağırlaştıracaktır. İstanbul gibi dar gelirli nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturduğu bir deniz kentine toplu taşım araçları, deniz ulaşımı ve raylı sistemler yerine, 3. Rant Köprüsü gibi kara yolu taşımacılığını teşvik eden projelerin dayatılmasının tek gerekçesi, ulaşımı daha fazla yağmaya açmaktır. İstanbulluların ulaşım hakkının ve kamu kaynaklarının ranta feda edilmesidir. İstanbulluların fahiş fiyatlar ödeyerek tıklım tıklım bindikleri toplu taşım araçlarında saatlerce trafik çilesi çekmesi demektir. 6 milyar dolarlık maliyetiyle 3. Rant Köprüsü, halktan toplanan vergilerin ve kamusal kaynakların talanı demektir. 3. Rant köprüsü, toplu taşımacılıkta 1987 yılından bu yana yaşanan gerilemeyle, fahiş ulaşım zamlarıyla, boğaz köprülerinin, İDO’nun, İETT’nin, otoyolların satışa sunulması planlarıyla önü açılmaya çalışılan yeni yağma planlarının koçbaşıdır. Bizler bedelini tüm İstanbulluların ödeyeceği bu yeni yağma planlarına hayır diyoruz.

3. Rant Köprüsü, İstanbul’un kuzeyine 7 milyonluk ek bir nüfus getirerek çarpık kentleşmeyi hızlandıracak ve Karadeniz’e kadar uzatacaktır. Kentin otoyol kenarlarında yaygınlaşan yoksul mahallelerle, kalan son orman alanlarını basınç altına alan lüks konut siteleri arasındaki bölünmüş yapısı daha da derinleşecektir. Kentsel Dönüşüm Yasası ile birlikte olağanüstü yetkilerle donatılan TOKİ gibi kurumların yoksul, emekçi mahallelerine dönük yıkım baskısı daha da ağırlaşacak; 3. Rant Köprüsü kentsel yıkım projelerinin de koçbaşı olacaktır. Bizler emekçi mahallelerini yok edip on binlerce insanı evsiz bırakacak, yerine plazalar, villa kentler yapıp bir avuç rantiyeciyi zengin edecek olan bu yeni yıkım planlarına hayır diyoruz.

3. Rant Köprüsü, kentin su havzaları, ormanlar ve tarım alanları gibi kalan son yaşam kaynaklarını yok edecektir. 3. Köprü projesi ile birlikte gündeme gelen ve yüzde 12’si yapılaşmaya açılmış (2-B arazileri) orman alanlarından oluşan Kuzey Marmara otoyolu projesiyle birlikte, bu arazilerin uzun süredir gündemde olan satışı başlayacaktır. İstanbul’un kuzeyi ve Marmara bölgesinin tarım alanları üzerinde geri dönüşü olmayan yıkıcı sonuçlar yaratılacak; bağlantı yolları çevresinde planlanan Organize Sanayi Bölgeleriyle birinci sınıf tarım arazileri ve küçük köylü ekonomileri tahrip edilecek; İstanbul ormanlarının üçte biri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Bu durumun anlamı, sellerin yaygınlaşması; içme suyu havzalarının kirlenmesi; İstanbul’un su sorununun ağırlaşması; orman köylülerinin ve küçük köylülerin yoksullaşması; hava kirliliğinin artması; gıda fiyatlarının artması; yaban hayatının tahrip olması ve kentin doğal dinlence-sağlıklı yaşam alanlarının daralmasıdır. Bizler suya, ormana, yaban hayatına ve İstanbulluların sağlıklı yaşam alanlarına yönelik bu yeni saldırı planlarına hayır diyoruz.

3. Köprü Cinayetine; “Tabiat Varlıklarını ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısına”; İstanbul’un Katledilmesine; Kentsel Dönüşüm Planlarına; Marmara’nın Yağmalanmasına; Anadolu’nun Her Köşesinin Yağmaya Açılmasına; Suyun Ticarileştirilmesine; Doğanın Tahribine Karşı İstanbul’u, Marmara’yı, İnsanı, Suyu, Ormanı, Yaban Hayatını, Doğayı ve Yaşamı Savunan Herkesi İnsan Hayatına Bir Bütün Olarak Sahip Çıkmak İçin…

26 Aralık 2010 saat 13.00’te Kadıköy Meydanı’nda hep birlikte hayır demeye çağırıyoruz!

DOĞAL VE TARİHİ SİT ALANLARININ YAĞMASINA HAYIR!

KENTSEL YIKIM YASALARINA HAYIR!

İSTANBUL’UN VE MARMARA’NIN TALANINA HAYIR!

SUYUN TİCARİLEŞTİRİLMESİNE HAYIR!

3. KÖPRÜ CİNAYETİNE HAYIR!

20 Aralık 2010 Pazartesi

Bir yazi - imzasız

Ben dürüst, hiç kanuni suç işlememiş, vergisini muntazam ödeyen,trafik kuralları dahil her türlü kanun ve kurala uyan bir vatandaşım.
Bir şahsa hakaretim bile yoktur...


Ama başkaları tecavüz ediyor, alkollü araba kullanıp sakat bırakıyor, insan öldürüyor, hırsızlık yapıyor.v.s.. . Ben onları vergimle hapishanede besliyorum ve çıktıklarında da mutlaka onlara iş veriyorum, ayrıca aramıza
alıyorum ki tekrar tecavüz etsinler, sakat bıraksınlar, öldürsünler.

Ben de düşünüyorum, aklediyorum ve sistemde yanlışlar buluyorum.
Sivil Toplum Kuruluşlarıyla çalışıyorum, yazıyorum, oy veriyorum...

Ama başkaları bölüyor, dağa çıkıyor, bomba atıyor, ağlamayana meme yok diye kırıyor,
döküyor ve öldürmeye devam ediyor... Ben onların maaşını ödüyorum, liderlerini besliyorum ve kardeşlerimi öldürdüğü için affetmeye zorlanıyorum.

Ben tek çocuk sahibiyim. Doğuramadığım için değil. Sevgimi, ilgimi, bilgimi ve maddi gücümü en iyi şekilde bu insana yatırıp, onu onlarca insana bedel, akıllı, manevi değerler üretebilen ve yaşatabilen, kutsal sisteme saygılı bir insan yapmak istediğim için...

Ama başkaları ONLARlarca çocuk dünyaya getiriyor. Korunamadıkları için değil.
Sayısal üstünlük sağlamak için. Sevmiyorlar, ilgilenmiyorlar. O çocuk dağa çıkıyor,
o çocuk kapkaç yapıyor, o çocuk tinerci oluyor, o çocuk okumadığı için özgür olamıyor
ağasına maraba oluyor ya bakamadıkları için dedesi yaşındaki birisine 13 yaşında
satılıyor ve 14 yaşında o da doğurmaya başlıyor...

Sonra benden o insanlara merhamet duymamı ve benden alınan vergilerle onları beslemeye yetmediği için ayrıca çocuklarını okutmamı istiyorlar. Ben marabaların kızlarını okutayım ki
ağaları kendi kızlarına kilolarca altın takılan 40 gün 40 gece düğünler yapabilsin.
Evlerini ısıtıyorlar benim vergilerimle ya da kimbilir o kömürleri satıp sigara parası yapıyorlar.

Oysa ben bu kış zamlı doğalgazı nasıl ödeyeceğimi düşünüyorum.

Onlar 10 LAR 10 LAR doğurduğu için işsiz kalıyorlar ve batıdaki fabrikaları doğuya taşımaya zorluyorlar. Öyle ya merhamet etmek lazım. Batıdakiler işsiz kalsa da olur malum onların sesi çıkmaz.
Oysa toprak reformu, aşiretleri çözmek kimsenin işine gelmiyor. Çünkü oy için 10 000 insanı ikna etmek kolay değildir ama ağasını ikna etmek kolaydır.

Ben daha maaşımı alma dan vergim kesiliyor...

Ama başkaları vergi ödemiyor ve sık sık affediliyor.

Benim maaşım belli.

Ama stadyumda sünnet düğünü yapanın geliri nasılsa belli değil.

Oysa biz evlendiğimizde düğün bile yapamadık.
Biz evlendiğimizde alacağımız mobilyalarla doğaya zarar vermişizdir endişesi ile nikaha gelen herkese şeker yerine yüzlerce ağaç fidanı dağıttık, doğadan aldığımızı doğaya geri verelim diye...

Ama başkaları ormanı yakıp yerine ev yaptılar, sattılar, kiraladılar, zengin oldular ve 2B ile affoldular.

Benim babam ev alabilmek için 12 sene aynı işçi parkası ve pençeli ayakkabısı ile gezdi.
Çok şükür şimdi evleri var...


Ama başkalarının babası devletin arazisi üzerine gecekondu yaptı şimdi mütahite sattı ve bir sitede 60 dairesi var.

Ben dişimi fırçalarken suyu devamlı kapatıyorum. Meyve yıkadığım suyla balkonu yıkıyorum..v.s. Malum suyu israf etmeyeceğiz ya...

Ama başkaları golf sahaları yapıp çimleri için tonlarca su kullanıyor.
Ya da biryerlerde kaçak kullanıp para vermiyorlar.

Ben bakanımızın da tavsiyesine uyarak saçımı havluyla kuruluyorum.
Ayrıca Maliye bakanımızın kızına katkısı olsun diye evlerimizi tasarruflu ampullerle donatıyoruz. A+ makinelerimiz var...


Ama başkaları kaçak elektrik kullanıyor ve faturalarını ben ödüyorum.

Ben sağlık sigortamı istemesem bile ödüyorum...

ama başkaları yeşil kartla gidip benim paramla muayene oluyorlar.
Gerçekten ihtiyacı olana son kuruşuna kadar helal olsun. Ama bu ülkede kaç milyon yeşil kartlı var? Kaçı hak ediyor ?

Ben sabrediyorum, bir yaratıcının var olduğuna bunların bir imtihan olduğuna inanıyorum. Ben doğru yol, iyi iş (salih amel) den hedef ne olursa hiç bir gerekçe ile (cihad, takiye..vs) her ne olursa olsun taviz vermiyorum.. .

Ama onlar takiye diyor, cihad diyor, bu daha iyi diyor, uyduruyor, dinimi bölüyor, kullanıyor.

Öyle uzun ki bu liste... biliyorum uzun yazılar ı okumayı sevmiyorsunuz.
Her türlü adaletsizliğe rağmen doğru bildiğim yoldan asla dönmeyeceğim.
Çok sevdiğim bir fıkra ile bitireyim:


Adamın biri dünyada hiç kimseye bir kötülük yapmamış, her türlü kurala uymuş,
içmemiş, zina yapmamış, uyuşturucu kullanmamış, kimseyi pataklamamış.
Neyse bir gün ölmüş büyük bir sevinç ve beklenti ile sorgu meleğinin önüne gelmiş.

Melek sormuş : içmemişsin, kul hakkı yememişsin
Adam : evet
Melek : Kimseye el bile kaldırmamışsın
Adam: evet
Melek : Kendi karından başkasına yan gözle bile bakmamışsın
Adam : evet
Onlarca sorudan sonra sorgu meleği yanındaki meleğe dönerek : bir çift kanat getirin
Adam heyecanla : Melek oluyorum değilmi?
Melek : hayır kaz oluyorsun

Fıkradır ama doğruyu söylemek gerekirse korkum kaz olmaktır.

Bir T.C. vatandaşı...

28 Ekim 2010 Perşembe

Gorme engelliler icin okullar

Turkan SABANCI adına yaptırılmış tam donanimli bir okul var, gormeyen cocuklar icin. Hatta aralarinda zeka yonunden kusurlu ama egitilebilir ancak gormeyen cok sayida cocuk da var. Istenirse, yatili bolumu de var. Ama ogrenci sayisi kapasitesinin altindaymis. ..
Yer: Uskudar
Tel: 0-216-310 49 12 0-216-310 49 12
Mudur: Feyzullah GULER

Veysel VARDAL Gorme Engelliler Ilkogretim Okulu.
Yer: Sariyer
Tel: 0-212-201 12 92 0-212-201 12 92
Mudur: Muzaffer TEN
Bu okullar ogrenci azligindan kapanma tehlikesi icinde. Oysa kimbilir, bu imkanlara muhtac kac cocugumuz var cevremizde.
Bize dusen gorev, bu cocuklarimizi bulup bu imkani onlara ulastirmak.


Charles Darwin demis ki

Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir.

Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur...

"Tavuk toplum", önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz! ...

20 Ekim 2010 Çarşamba

Çetkoder'den mesaj - Yaşlılar ve GERIATRI

Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Mustafa Göktaş, "gelişen teknolojiye paralel insanların sosyal yaşamları da farklılaştı. Kendi nesline, ırkına, cinsine acımayan bir nesil ile karşı karşıyayız. Kentler büyüdü. Metropol kentler, Büyükşehirler doldu taştı. Sağlıklı yaşam alanında Tüketiciler için yeni düzenlemelere ihtiyaç var" dedi.

Çevre Ve Tüketici Haklarını Koruma Derneği (ÇETKODER) Genel Başkanı Göktaş, "Sabah kalkıyorsunuz bakıyorsunuz Hastanelerin bahçesine, cami önlerine, sokak ortalarına, huzurevi yanlarına yaşlı bakıma muhtaç insanları bırakıp gidiyorlar. Bu acı tabloyu her yerde görmek mümkün. Bütün büyük kentlerde artık bu tablolara şahit oluyoruz. 65 yaş üstü insanlarda meydana gelen sağlık sorunları nedeniyle kişiler kendisine bakamayacak duruma geliyor. Kimisi altına kaçırıyor, kimisi aklını oynatıyor. İmkânları olmayan aileler yakınlarını getirip sokağa bırakıp gidiyor. Bunların tedavisi, bakımı ve hayatlarının devamı için devlet, millet, Yerel yönetimler el ele vererek ülke geneli başta büyük kentler olmak üzere geriatrik rehabilitasyon merkezlerinin sayısını arttırmalıyız. Belediyeler eli ile Devlet desteği de oluşturularak Düşkünler yurdu, kimsesizler yurdu gibi yerlerinde sayısını arttırmalıyız. Ülkemizde var, ancak çok az sayıda. Yeterli değil. Bu sosyal yarayı el birliği ile sarmalıyız. Unutmayalım hepimiz bir gün yaşlanacağız. Bu hastalıklar gelip bizleri de bulacak. Bizleri bulmadan çaresini, çözümünü bulalım. Bu bir hastalık... İnsanların sağlıklı yaşam hakkı adına, insanca yaşamları hakkı adına yürek birliği yapmalıyız" dedi.

Bakın size Geriatri ile ilgili detaylı, önemli tıbbi, ilmi bilgiyi Sn. Prof. Dr. Servet Arıoğul'un kaleminden aktaralım. Sn. Arıoğul bu husus ile ilgili şu tespitleri yapıp açıklayıcı izahat da bulunmuştur. Yazının lingi şudur: http://www.geriatri.hacettepe.edu.tr/soru/geriatri.doc

İşte o bizleri aydınlatan ilmi açıklaması:

(Geriatri nedir? Amacı nedir?
Geriatri; 65 yaş ve üstü hastaların sağlık sorunları, hastalıkları, sosyal ve fonksiyonel yaşamları, yaşam kaliteleri, koruyucu hekimlik uygulamaları ve toplum yaşlanması ile ilgilenen bilim dalı olup iç hastalıklarının bir yan dalıdır. Geriatrist ünvanı hekimlere 5 yıllık iç hastalıkları uzmanlık eğitimi üzerine, 3 yıllık geriatri yan dal eğitiminden sonra verilmektedir. Geriatrist; görev tanımına uyacak şekilde; hemşire, fizik tedavi uzmanı, diyetisyen, sosyal hizmet uzmanı ve mümkün ise psikolog ile birlikte çalışmalıdır. Hacettepe Tıp Fakültesi Geriatri Ünitesindeki çalışma bu şekildedir. Geriatrist gerekli gördüğü durumlarda ilgili ana bilim dalları ile örneğin psikiyatri, nöroloji, fizik tedavi, göz, üroloji ile görüş alışverişi yapar. Sonuç olarak amaç; yaşlının sağlığını korumak, hastalığında tedavi etmek, bağımsız olarak yaşamını sürdürmesine yardımcı olmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir.
Geriatrik bir değerlendirme nasıl yapılır?
Çok kapsamlı bir iç hastalıkları hikâye alma ve fizik muayenesine ek olarak; banyo, giyinme gibi temel günlük yaşam aktiviteleri; telefon kullanma, alışveriş, yemek hazırlama gibi enstrümental günlük yaşam aktiviteleri testleri; görme değerlendirme testi; işitme testi, mobilite ve düşmenin değerlendirilmesi test ve sorguları, beslenme testi; istemsiz idrar ve büyük abdest kaçırma sorgusu; unutkanlığa yönelik mini mental test test; depresyona yönelik geriatrik depresyon testi ve son olarak da aldığı ilaçların sorgusu yapılır. Bir hastaya ayrılan süre ortalama 1 saat olmaktadır.
Kimler Geriatri Ünitesine başvurabilir?
65 yaş ve üstünde olan ve zaten iç hastalıkları kapsamında olan hipertansiyon, şeker hastalığı gibi hastaların yanı sıra osteoporoz,idrar kaçırma, bellek bozukluğu (Alzheimer Hastalığı, yaşa bağlı unutkanlık), depresyon, düşme, bayılma, beslenme bozukluğu,bası yaraları, çoklu ilaç kullanımı hastaları, kanser şüphesi olanlar ve koruyucu hekimlik için bilgilenme amacında olanlar Geriatri Ünite'sine başvurabilirler.
Uygulamaya girebilmek için kronik hasta olmak gerekli midir?
Hayır değildir. Geriatri hastalarının çoğunluğunu kronik hastalar oluşturuyor olsa da, bazı durumlarda örneğin yüksek ateşli hastalar (zatüre, idrar yolu enfeksiyonları gibi), genel durumun birden bozulduğu hastalar, kullandığı ilaca bağlı olduğunu düşündüren yan etki gelişen hastalar, kontrolde olan hipertansiyonun veya diyabetin ayarının aniden bozulduğu hastalar başvururlar. Ancak bu gibi durumlarda mesai sonrası saatler için Büyük Acil Servise de başvurulabileceğini hasta düşünmelidir.
Niçin yaşımız 65 veya üzerinde ise önce geriatri bölümüne başvurmalıyız?
Geriatri tüm bilgi, ilgi, uğraşı ve araştırmasının 65 yaş ve üstünde odaklandığı, bu nedenle deneyiminin de o ölçüde arttığı bir bilim dalı olup; iç hastalıkları muayene ve tetkiklerinin yanı sıra bu yaş grubunda sık görülen hastalık ve komplikasyonların geniş ölçüde incelendiği bir disiplindir. Bu kadar kapsamlı bir inceleme birçok hastalığın daha belirti vermeden önce dahi teşhis ve tedavisini mümkün kılar. Hangi belirtinin yaşlılığın doğal bir sonucu, hangisinin hastalığa bağlı olduğunu ortaya koyar.
Ayrıca bu yaş grubunda hastalık belirtilerinin çoğunluğu genç ve orta yaşta görülenkinden farklı (zatüre ve idrar yolu enfeksiyonu örneği)olup teşhisi geriatri bilgisini gerekli kılar. Geriatri 65 yaş ve üstünün sadece muayene, teşhis ve tedavisi ile yetinmez, birlikte çalıştığı sosyal hizmet uzmanı, fizik tedavi uzmanı, diyetisyen ve hemşire ile poliklinik dışı desteğini, evde bakım modeli dâhil sağlamaya yoğun çaba gösterir. Tüm bu nedenlerle 65 yaş ve üstü hastalar öncelikle geriatri'ye başvurmalıdır.- Prof. Dr. Servet Arıoğul )



ÇETKODER GENEL MERKEZİ YAZIŞMA İÇİN: cetkoder@gmail.com
ÇETKODER BASIN'A BİLGİ VE DUYURU İÇİN GOOGLE GRUBU:
http://groups.google.com.tr/group/cetkoder
ÇETKODER MESAİ SAATLERİ İÇİNDE
İLİTEŞİM VE HUKUKİ YARDIM HİZMETLERİ İÇİN: 0.535.475 70 06
ÇETKODER GENEL BAŞKANI GSM: 0.532.282 29 91

ÖNEMLİ NOT: Bakın her zaman ve her açıklamamızda altını çizerek söylüyoruz. Bizler her hangi bir ücret almıyoruz. Bize gelin üye olun aidat verin, kayıt yapalım da demiyoruz. Biz gönüllü, ücretsiz hizmet veren bir kuruluşuz. Yardıma hazırız. Yeter ki bize ulaşsınlar. Bize cetkoder@gmail.com adresinden elektronik posta yolu ile ulaşabilir dert ve sıkıntısını aktarıp bilgi alabilir. Ayrıca çok sıkışırlarsa bizi mesai saatleri içinde 0.535.475.70.06 nolu dernek telefonumuzdan arayabilirler. Teknik, hukuki, yasal bilgi vermeye hazırız. Nasıl hareket edecekler, nereye başvuracaklar gerekirse dilekçeleri ve usul hakkında her tür bilgiyi ücretsiz olarak sunarız. Ayrıca Tüketiciler Bize İnternet ortamından da ulaşabilirler. Google arama motorunda olan http://groups.google.com.tr/group/cetkoder
Grubuna girip yazışma ve bilgi verme grubumuza kaydolabilir ve oradan da bizimle yazışabilirler " dedi
-- Bu iletiyi şu gruba abone olduğunuz için aldınız: Google Grupları "ÇETKODER" grubu. Bu gruba posta göndermek için , mail atın : cetkoder@googlegroups.com Bu gruba aboneliğinizi iptal etmek için şu adrese e-posta gönderin: cetkoder+unsubscribe@googlegroups.com Daha fazla seçenek için, http://groups.google.com.tr/group/cetkoder?hl=tr adresinde bu grubu ziyaret edin