26 Temmuz 2011 Salı

Her insan mutlu olamaz - Tolstoy

Her insan mutlu olamaz...
Çünkü gereğinden fazla özler dünü,
Hak ettiğinden fazla ...düşünür yarını,
Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü...

Her insan mutlu olamaz...
Çünkü gereğinden fazla özler hayatından çıkanları,
Hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri,
Ve asla göremez yanı başındakileri...

[ Tolstoy ]

20 Temmuz 2011 Çarşamba

FENERBAHÇE RUHU SENİ ÇAĞIRIYOR!


21 Temmuz akşamı Şükrü Saracoğlu’nda bir maç oynanacak. Ama bu, sadece bir futbol maçı değil. O akşam Kadıköy semaları sarı lacivert aşka boyanacak! Lacivert gökyüzü sapsarı bir tutkuyla alev alacak! O akşam FENERBAHÇE ruhu, kendisini yok sayanlara meydan okuyacak!

İnançlı ellerden çıkmış pankartlar asılacak dört bir yana. Gerçek sevdanın sembolü olan bayraklar dalgalanacak.Yeri göğü FENERBAHÇE şarkıları çınlatacak!

Sen!. Sarı-Lacivert renklere gönül vermiş FENERBAHÇELİ! Seni o akşam mabedinde yalnızca bir futbol maçı beklemiyor… 21 Temmuz akşamı seni Aykut KOCAMAN beklemiyor… Mehmet TOPUZ, Gökhan GÖNÜL, Volkan DEMİREL, Alex de SOUZA değil seni bekleyen…

Mabedim dediğin yerin arsasını kendi cebinden verdiği parayla satın alan 104 yıllık efsanenin kurucu başkanı NURİZADE ZİYA BEY bekliyor…

Kulübün sıkıntılı ilk yıllarında adını değiştirmesi karşılığında diğer kulüplerle birleşmesi teklif edildiğinde "FENERBAHÇE ben’im!" diyerek kulübün adının ve kimliğinin kuruluşundan henüz iki yıl sonra tarihe karışmasını engelleyen AYETULLAH BEY bekliyor…

FENERBAHÇE’nin kuruluş toplantısına ev sahipliği yapan ilk kaptan ENVER NECİP BEY bekliyor…

Göğsünde gururla taşıdığın armayı çizerek, nesilden nesile aktarılan bir sevda mührüne imza atan TOPUZ HİKMET bekliyor…

1914’te şehit olduğunda üniformasının altında FENERBAHÇE forması olan ÜSTEĞMEN SADIK BEY, Çanakkale şehidi PİYADE TEĞMEN NURETTİN BEY, at sırtında cepheden sahaya, sahadan cepheye koşarken şehit düşen sağ bek EMİRZADE ARİF BEY bekliyor…

"’Ne siz, ne de sizlerin paşaları bu kulübü yıkamayacak! Sizler ve sizler gibilerin üç kuruşluk menfaate eğilen karakterleri ile bu kulüp yasayacaksa ölsün daha iyi. Bu vatan bizimdir, gittiğiniz yer sizin olsun...’ diyen FENERBAHÇE’nin asil kaptanı, hocası, başkanı GALİP KULAKSIZOĞLU bekliyor…

Kendisini FENERBAHÇE’nin başarısına adayan, MUSTAFA KEMAL’in temennisini emir telakki edip arma aşkıyla kulübüne efsaneler kazandıran MUSTAFA ELKATİPZADE bekliyor…

Harrington ve yandaşlarına sahayı dar eden ŞEKİP - HASAN KAMİL - CAFER - KADRİ - YAVUZ İSMET - FAHİR - SABİH - ALAATTİN - ZEKİ RIZA - ÖMER - BEDRİ 11’i bekliyor...

Sarı kazağından esinlenerek, FENERBAHÇE’ye KANARYA denmesini sağlayan "Uçan kaleci" CİHAT ARMAN bekliyor…

27 Mayıs’ın komutanlarına "Bu Kulübü işgal kuvvetleri kapatamadı. Siz hiç kapatamazsınız" diye kafa tutan, FENERBAHÇE’nin tarihini yazan adam RÜŞTÜ DAĞLAROĞLU bekliyor…

Çene kemiğinin kırılmasına rağmen forma aşkıyla sahada kalmaya devam eden "Mehmetçik" BASRİ bekliyor…

"FENERBAHÇE büyüklüğü başka bir büyüklüktür, adı konamaz" diyen İSLAM ÇUPİ bekliyor…

Mabedine adı verilen, delicesine sevdiği renklere başkanlık yapmayı Başbakanlıktan önde tutan ŞÜKRÜ SARACOĞLU bekliyor…

Ve "Darağacında olsam bile son sözüm Fenerbahçe" diyen BAŞKANIN ve yöneticilerin seni bekliyor...

Seni 21 TEMMUZ akşamı FENERBAHÇE bekliyor!

Sen!. Sarı-Lacivert renklere gönül vermiş FENERBAHÇELİ! Günlerdir kulaklarında, kalbinde yankılanan sesi duyuyor musun? FENERBAHÇE ruhu seni çağırıyor!

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Cemaat Şampiyon Olur Mu? (O.Gün Ünal)

Olur!
Türkiye’de hızla el değiştiren sermaye, son üç sezondur futbola da el atmaya
başladı. Endüstriyel futbolun sermaye-rant ekseninde uluslararasılaşması futbol
alanında da büyük sermaye sirkülasyonunu dünya ölçeğinde gündeme getirdi çünkü.

Çünkü, iktidar burada. Yani tüm bir toplumsal sistemin egemenlik altına
alınmasının bir ayağı da futbolda. Çünkü, on milyonlarca taraftarın yeşil
sahalarda cemaatleştirilmesi söz konusu. Çünkü, iktidarı korumanın ve
genişletmenin yolu bu. Çünkü, cemaatleşmek burdan geçiyor.

Cemaat, futbolu görüyor, biliyor; sermayenin bu alandaki gelgitlerini ve
akışkanlığını takip ediyor. Futbol kulübü deyip geçmiyor. İktidarının bir
ayağının da buraya yaslanması gerektiğini öğrendi. Murat Aksu’nun Beşiktaş’ta
Yıldırım Demirören’e karşı adaylığı bunun ilk işaretiydi. Laik anti-laik
eksenli bir cepheleşme yarattılar. Denediler olmadı. Adnan Öztürk’ün
Galatasaray’da Adnan Polat’a karşı adaylığı bir sonraki hamleydi. Alevi- Sünni
eksenli bir cepheleşme yarattılar. Denediler, çok yaklaştılar olmadı. Sırada
Fenerbahçe var. Göreceğiz.

Üç büyükler de iktidarı almak istiyorlar! Çünkü sermaye orda, rant orda,
iktidar olmaları gerek! Yine deneyecekler. Bırakmayacaklar peşini.

Beşiktaş’ta Ertuğrul Sağlam'la denediler. Hakan Şükür'le yarattıkları futbolcu
tipinin benzerini teknik adamlıkta Sağlam'la denediler. Dirençle karşılaştılar;
yanıt Denizli oldu. Olmadı ama bırakmadılar. Bülent Uygun'la Sivas’ta
denediler, yine çok yaklaştılar ama Uygun’un çapsızlığına, 1978 Sivas Katliamı
ve 1993 Madımak’ına takıldılar. Olmadı. Bırakmadılar.

Bırakmayacaklar da… Bırakamazlar da… Dünya futbol endüstrisine bakın. Milyar
dolarlar ortalıkta geziniyor. Üstelik bu gezinen sermaye büyük kitleleri
peşinden sürüklüyor. İkili bir yönü var açıkçası. Para ve kitleler…

Şimdi sırada ve yine beyefendiliğiyle Ertuğrul Sağlam ve Bursasporu var. Olur
mu? Neden olmasın!

Hakan Şükür TRT 1’in spor yorumcusu ne zamandır. Dikkat edin, tam bir olgunluk
abidesi ve bir başka beyefendi. Buna çalışıyor. Görüntüyü iyi veriyor. Futbol
yorumlarını, maç analizlerini dikkatle izleyin; analizlerinin içinde dinsel
temalar küçük, rahatsız etmeyici biçimde yer alıyor. Şükür, iyi çalışıyor. Bir
futbolcu idolü yaratıyorlar.

Daha modern ve batılı bir kent buldular: Bursa. Sivas’ın bir İç Anadolu kenti
olması, görece muhafazakarlığı ve alevi-sünni yarılmalı kentinin yerine
Marmara’da İstanbul’un burnun dibinde yeni bir üs alanında denemeye karar
verdiler. İstanbul burjuvazisinin karşısında, Bursa’da muhafazakar yeni sağ
burjuvazi. Kimsenin diyeceği olmaz. Cemaatçi Ertuğrul Sağlam artık yeni idol!
Bülent Uygun'sa çöpe atıldı. Üstelik Ertuğrul Sağlam Bülent Uygun’un çap olarak
çok üstünde. Yani düzgün adam.

Milyar dolarlık bütçeli üç büyüklerin kontrolü altındaki parada gözleri var.
Ona hükmetmek istiyorlar. Tefeci-tüccar-bezirgan dönemi bitti artık. Şimdinin
büyük sermayedarıdırlar. Borsada, Gıdada, İnşaatta, Alışveriş Merkezlerinde,
Özel Hastanelerde, Otomotivde, Bankacılıkta, Tekstilde, Medyada… Ya futbol!

Üç büyüklerin dağınık, savruk, plansız ve hesapsız muhasebesini ele geçirme
peşindeler. Her şey egemenliklerinde olacak. İki şeyden birine razı olacak üç
büyükler. Ya teslim olacaklar ya da entegrasyonu kabul edecekler. Dikkat edin,
Galatasaray kongresinde Adnan Polat’ın listesinde Emir Sarıgül var.
-2-
Yani, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün oğlu. Cemaat bağlantısı
biliniyor. 41S Belediye otobüsü Şişli Seyrantepe seferini yapıyor. Düşünün!

Bir yandan taraflaşma yaratıyorlar bir yandan da entegre oluyorlar. Karşı
cepheyi oluşturuyorlar ama diğer cepheyi de boş bırakmıyorlar. Anlayın!

Dikkat edin bir yandan üç büyüklerdeki sermayenin el değiştirmesi için
denemeler yaparlarken, diğer yandan da futbolun Ergenekon’unu yaratıyorlar!

Türkiye Futbol Federasyonu'nda, Merkez Hakem Kurulu'nda, Kulüpler Birliği'nde
ve üç büyüklerin kulüp yönetiminde iktidar savaşı veriyor cemaat.

Futbolun tüm kurul ve kurumlarını şikeyle terbiye edecekler. Ergenefutbol!
Şaka değil!
Boğazına kadar mafyöz ilişkilere batmış futbolda iktidar olmak için bulunmaz
fırsat ve zamanıdır.

Şike olayına yakından bakın ve anlamaya çalışın. Siyasal arenadaki ergenekonun
bir benzeri futbolda yaşanıyor. Futbolcular, menajerler ve kimi kulüplerin
yöneticileri gözaltına alınıyor, ifadeye çağrılıyor. Büyük oyunun küçük
parçalarını ortaya sürüyorlar. Alt liglerden başladılar. Mesajı alın
istiyorlar.

Ergenekon’da yaratılan imajla futbol şikesinde yaratılan aynıdır.
Korku, sindirme ve güvensizlik…
Duydukça, okudukça gözbebeklerimiz büyüyor. Vay canına neler yapmışlar da
haberimiz yokmuş, dedirttiler insanlara. Ergenekon’da bunu yaptılar. Şimdi
futboldaki şike olaylarıyla bunu yapıyorlar. Yalan mı? Elbette değil. Ama sorun
şikenin olup olmaması değil ki! Verilen mesaja bakın siz. Kime veriyorlar
mesajı? Elbette kulüp yöneticilerine. Ve elbette futbol kamuoyuna. Sadece
bunlara değil, futbolun dışındaki geniş kitlelere.

İşte sizin futbol dediğiniz bu! Kirli ve yalan dolan. Saf taraftar! Dünyadan
haberin yok! Ve ben bu pisliği temizleyeceğim. Her şeyi temizlediğim gibi…

Gençlerbirliği Başkanı İlhan Cavcav'ın, 1995 yılında kaleci ZOLTAN PETRY’in
İnönü'de 2-0 Türkiye’nin kazandığı Türkiye-Macaristan maçında yirmi beş bin
dolar karşılığı şike yaptığı yönündeki açıklamasına bakın. O dönemler adı geçen
kaleci Gençlerbirliği’nin kalecisiydi. Ve iddia o ki rüşveti TFF (Türkiye
Futbol Federasyonu) vermiş.

TRT 1'deki 'Akılda Kalan' programına konuk olan Erman Toroğlu, "Uluslararası
organizasyonlara katılmak için federasyonlar da şike yapar... Bizim federasyon
da yapmıştır" ifadesini rahatlıkla kullanabiliyor ve bunu TRT 1’de söylüyor,
dikkatinizi çekerim.

Futbolun kirliliğini kitlelerin gözüne sokuyorlar. Tıpkı Ergenekon
iddianamelerinin çarşaf çarşaf yayınlanması, ses bantlarının televizyonlarda
dinletilmesi gibi

Cemaat, sıranın futbola geldiğini söylüyor. Sizi bu pislikten ben temizlerim,
diyor. Şimdi küçük başladılar. 2., 3. liglere el attılar. Aba altından sopa
gösteriyorlar üç büyüklere, Federasyona…

-3-
Ümraniye’de bir gecekonduda yakalanan el bombalarından başlayan Ergenekon
sürecini hatırlayın. Generallere uzanan süreci düşünün. Direnç gösterildikçe
üstüne gittiler…Kulüpler ve federasyon bazında da aynısını yapacaklar. Ya
teslimiyet ya da daha ileri gidip yukarılara uzanmak…
Gerisini anlayın ve bekleyin…
Hepsini bir araya getirin ve cevabı siz verin: Cemaat şampiyon olur mu?

O.Gün Ünal

07.04.2010 - 08:18