Samsun
kentinde 3 Temmuz 2012 tarihinde yaşanan yağışlar sonucu oluşan sel ve
taşkında, yapılan teknik ve idari hataların da etkisiyle bu kez 10
vatandaşımızı yitirdik. Yakın geçmişte Bartın’da, İstanbul’da, Giresun’da,
Rize’de yaşadığımız acı olayların bir örneğini daha yaşamış olmaktan büyük
üzüntü duyuyoruz. Yaşanan selde yaşamını yitiren vatandaşlarımıza tanrıdan
rahmet, yakınlarına başsağlığı dilerken, yaralanan ve maddi kayıp yaşayan
vatandaşlarımıza ve tüm Samsun halkına geçmiş olsun diyoruz.
Samsun
Büyükşehir Belediyesi ve Canik İlçe Belediyesi sınırları içinde yaşanan ve
ilgili kurumların zincirleme ihmallerinin ve hatalı kararlarının doğal sonucu
olarak ortaya çıkan acı tabloya ilişkin tespitlerimizi kamuoyu ile paylaşmak
istiyoruz.
Su akar
yatağını bulur…
Samsun’da sel
ve taşkının yaşandığı bölgeye bakıldığında, hasarın ve can kayıplarının büyük
bölümünün TOKİ tarafından yapılan konutların bulunduğu bölgede yaşandığı
görülmektedir. TOKİ tarafından “kentsel dönüşüm” adı altında yapılaşmanın
gerçekleştirildiği söz konusu alan, geçmişte Yılanlıdere ile Mert Irmağı
arasında kalan ve tümüyle dere dolgusu bir zemin niteliği taşıyan ve aslen
yapılaşma dışı tutulması gereken ve dere yatağının değiştirilmesi sonucu
oluşturulmuş olan, eski dere yatağı niteliğine sahip bir alandır.
Planlama,
öncesinde yapılması gereken araştırmalarla birlikte bir yandan düzenli yaşamın,
diğer yandan yaşam güvenliğinin sağlanmasını hedefleyen bir eylemdir. Planlama
kararlarının bağımsız biçimde ve bilimsel gereklerine uygun olarak üretilmemesi
ihmal olmaktan öte görevin ve yetkinin kötüye kullanılmasıdır, suçtur.
Dere yatağının
değiştirilmesi ve sonrasında eski yatağın yapılaşmaya açılması temel hata
olarak öne çıkmaktadır.
Beklenenin
üzerinde gerçekleşen yağış sonrasında, oluşturulan zorlama yeni güzergâh ve
Mert Irmağı üzerinde yapımı gerçekleşmiş olan köprü, bölgede taşkın
yaşanmasının başlıca unsurları olarak görünmektedir. Yılanlıdere’nin yatağının
değiştirilmesine ilişkin DSİ Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan
proje ve yapılan taşkın önlemeye yönelik tesislerin yeterli olmadığı yaşanan
selde ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, DSİ tarafından verilen görüş ve hazırlanan
projeler teknik olarak incelenmeli ve varsa hatalar ortaya konulmalıdır.
Diğer
taraftan, DSİ tarafından verilen görüş ve yapılan tesislerin hatalı olması bir
yana, bu proje sonrasında eski dere yatağının üzerinin ve çevresinin, kent içi
açık ve yeşil alan olarak düzenlenmesi gerekirken yapılaşmaya açılmış olması
önemli bir planlama hatası olarak görünmektedir. Bölgenin hazırlanan imar
planlarında konut alanı olarak düzenlenmesinde yetkisini kullanan Samsun
Büyükşehir Belediyesi ve Canik İlçe Belediyesi bu konuda başlıca
sorumlulardır.
Samsun
Büyükşehir Belediyesi’nin bütüncül planlamayı dışlayan tavrı, ne yazık ki
gelecekte de benzer acı olayların yaşanmasına neden olacaktır.
2004 yılında
yasalaşan 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanunu ile sınırları genişletilen büyükşehir belediyelerine 2 yıl
içinde genişleyen bu sınırlarına yönelik 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı
hazırlanması görevi verilmiştir. Samsun Büyükşehir Belediyesi, bütüncül
planlamayı dışlayan bir yaklaşımla bu görevin gereğini geçen 8 yıl içinde
yerine getirmemiştir. Görevini bilinçli biçimde yapmayan Samsun Büyükşehir
Belediyesi’nin bu tavrı, ihmal değil görevin ve yetkinin kötüye kullanılmasıdır.
Somut ve açık
bir görevlendirmeye rağmen görevini bugüne kadar yerine getirmeyen Samsun
Büyükşehir Belediyesi’nin bu tavrı, kentte var olan ve bütünden kopuk,
parçacı yaklaşımla ele alınarak hazırlanmış olan hatalı plan kararlarının
olumsuz sonuçlarıyla gelecekte de karşılaşılmasına neden olacaktır. Bu nedenle
İçişleri Bakanlığı tarafından Samsun’da 8 yıldır yaşanan bu yasa tanımazlığa
karşı soruşturma açılmalı, sorumlular cezalandırılmalıdır.
TOKİ konutları
için hazırlanan ve onaylanan imar planı değişikliği, şehircilik ilkelerine,
mevzuata, kamu yararına açıkça aykırıdır.
Vatandaşlarımızın
bodrum katında yaşamını yitirdiği TOKİ konutları için hazırlanan imar planı
değişikliği, dere yatağı üzerinde bir toplu yerleşimi öngören yönüyle, mantık
dışı kabul edilemez bir düzenleme olmasının yanı sıra, bu planların
hazırlanması aşamasında ilgili mevzuata açıkça aykırı hareket edildiği
belirlenmiştir.
İki derenin
birleşme noktasında, taşkın riski taşıdığı açık olan bir alanda, üstelik
derenin eski yatağı üzerinde toplu konut planlamak yalnızca bir “hata” olarak
nitelendirilemez. Yapılan işlem, yöneticilerin talimatlarını mesleki bilgi,
birikim ve etik değerlerin üzerinde gören bir anlayışın ürünüdür.
Planların
değiştirilmesi aşamasında bu araştırmaların yapılması, ilgili kurumların görüş
ve önerilerinin alınması, bu görüşlerin gereğinin yapılması yasal
zorunluluktur. Bölgede toplu konut amaçlı planlar hazırlanırken, başta DSİ
Genel Müdürlüğü, SASKİ (Samsun Su ve Kanalizasyon İdaresi) ve diğer ilgili
kurumların görüşlerinin yeniden ve güncel olarak alınmamış olması kabul
edilemez bir ihmal ve hatadır.
Taşkına konu
olan alanda yapılaşma hakları TOKİ tarafından yaklaşık % 80 oranında
arttırılırken, mevzuatta bu tür düzenlemeler için öngörülen artan nüfusun
gereksinimi olan donatılar sağlanmamıştır. Taşkın alanında salt rant hesabına
dayalı yapılmış olan düzenleme bu yönüyle de açıkça mevzuata aykırıdır ve
suçtur.
TOKİ
tarafından sürdürülen tüm konut projeleri ve kentsel dönüşüm projeleri bağımsız
denetime açılmalı, olası yeni can kayıplarının önüne geçilmelidir.
Yapılan yasal
düzenlemelerle gerek ihale mevzuatı açısından, gerek imar mevzuatı açısından
denetim dışına çıkarılmış olan TOKİ’nin uygulamalarının büyük bölümü
sorunludur. Denetim eksikliğinden kaynaklandığı açık olan bu sorunların
gelecekte yeni can kayıplarına neden olmaması için TOKİ tarafından
yapılan ve yapılmakta olan tüm projeler bağımsız teknik denetime açılmalıdır.
Gerçekleştirilecek bu denetimler, yaşanacak olası felaketler sonrasında sorumlu
aramak yerine bugünden gerekli önlemlerin alınmasını sağlayacaktır.
Dere yatağında
yapıldığı açık olan ve önemli oranda taşkın riski bulunan bir alanda bodrum
katların iskâna açılması affedilmez bir hatadır.
TOKİ
tarafından taşkın alanında, eski dere yatağı üzerinde yaptırılan konutların
bodrum katlarına iskân izni verilmiş olması affedilmez bir hatadır. Bu
projelerin hazırlanması ve ruhsatlandırılmasında sorumluluğu bulunan kurumlar
ve yetkilileri de hesap vermek zorundadır.
Bu kapsamda,
TOKİ tarafından hazırlanan projelerde bodrum kat kullanımlarının ne olduğu, bu
projelerde Canik Belediyesi ya da diğer kurumlar tarafından herhangi bir
değişiklik yapılıp yapılmadığı, iskan edilmesi olanaklı olmayan bodrum katlara
iskan izni verilip verilmediği kamuoyuna açıklanmalıdır.
Sonuç olarak;
3 Temmuz 2012
tarihinde Samsun’da yaşanan sel ve taşkın sonucu yaşanan can kayıpları için
yağan yağmuru, dere yatağına dökülen çöpleri, yıkılan bentleri, kopan ağaç
dallarını, sürüklenen çamuru suçlamaktan vazgeçilmeli, yapılan zincirleme
teknik hataların, ihmallerin sorumlularının hesap vermesi sağlanmalıdır.
Yaşanan olay
açısından bakıldığında sorumlular açık seçik ortadadır. Suçlu ve sorumlu doğada
değil, DSİ Genel Müdürlüğü, SASKİ Genel Müdürlüğü, TOKİ Başkanlığı, Samsun
Büyükşehir Belediyesi ve Canik Belediyesi kapılarının ardında, verilen yanlış
kararların altındaki imzalarda aranmalıdır.
Necati Uyar
TMMOB Şehir
Plancıları Odası Genel Başkanı